NETWORK MARKETING SUNUMLARINDA SATIŞ KAPATMA & İŞ ORTAKLIĞINA BAŞLAMA İÇİN MAZERET VE İTİRAZLARA CEVAP VERME GEREĞİ

Network marketing sektörünü bir iş olarak görenler, projeyi veya ürünleri göstermek için sunum yapmaları gerektiğini bilirler. Yapılan iş fırsat sunumları sayesinde birlikte çalışılan şirketin büyüklüğü ve vizyonu anlaşılabilir.

Şirketin insanlığın kullanımına sunduğu ürünler ve bunların faydalarına ilişkin bilgiler, bu sunumlar sayesinde edinilebilir. En son aşamada ise anlatılanların nasıl bir proje olduğu, ürünleri kullanıp tavsiye edilmesi çerçevesinde nasıl bir iş fırsatına dönüşebileceği algılanabilir.

Yapılan network marketing sunumlarından sonraki nihai amaç için pek çok kişi “satış kapatma” tabirini kullanır. Aslında kapanan bir şey yoktur, yeni bir hayata açılan çok muhteşem bir pencere vardır. Bir iş ortaklığına ve hatta ömür boyu sürecek bir ortaklık için atılan imza vardır. Dolayısıyla kapanış değil, açılış vardır.

Peki yapılan sunumlardan sonra yeni iş ortaklarımızla ortaklık imzasını atabilmek için nelere dikkat edilmeli? Fırsatı göstermek için neler yapılmalı? Bu yazımızda sizinle bu konuları tartışacağız.

İyi Kapanış, İyi Açılışla Başlar

Öncelikle iyi bir kapanış, iyi bir açılışla başlar. Gömleğin ilk düğmesi düzgün iliklenmediyse, son düğme de yanlış iliklenmiş olacaktır. Gömleğin ilk düğmesinin doğru iliklenmesi için network marketing işinde:

  • Doğru davet,
  • Profesyonel ve inançlı bir tavır,
  • Sunum yapacak kişiyi doğru promote gibi hususların üzerinde özenle durulabilir.

Bunun akabinde sunum esnasında ve sonraki takip aşamasında ilgili kişilerin işe dair mazeret ve itirazları cevaplanmalı, “ben yapabilir miyim? ile “buna değer mi?” sorularına empatik cevaplar verilebilmelidir.

Bu konuyla ilgili Network Marketing: Denemeye Değer başlıklı yazımızı okumanızı da tavsiye ederiz.

Doğru bir davet yapıldığını, sunum konusunda çok iyi olduğumuzu düşünsek bile

  • İşimizin Türkiye ve dünya vizyonu nedir?
  • Firma-ürünler güvenilir mi?
  • Beraber çalıştığımız insanlar kim?
  • Kazanç planı adaletli mi?
  • Daha önce denedim olmadı, daha önce deneyip yapamayanlar var.
  • Çevrem yok.
  • Zamanım yok.
  • Adaylarım yapamazsa mahcup olurum, onların veballerine girmek istemiyorum.
  • Şirket batarsa ne olacak?
  • Sistem tıkanırsa ne yaparım?
  • Ürünler internette daha ucuza satılıyor.
  • Ürünler neden marketlerde, eczanelerde satılmıyor?
  • Şirketin menşei neresi?
  • Kapı kapı dolaşıp ürün satamam!
  • Şirketin kazanç planı adil mi?
  • Bu iş helal mi?
  • Bu işi yapmak yasal mı?
  • Parayı nereden ve nasıl kazanıyoruz?

ve buna benzer sorular insanların zihnini kurcalar; onu şüphe, endişe ve gerginliğe sevk eder…

Bu endişelerin en önemli nedeni yaptığımız sunumu ilk kez dinleyen insanların işimizi bilmemesidir. Bilmemelerine rağmen maalesef herkesin oradan buradan duyduklarıyla bazı yanlış fikirleri var.

Mazeret ve İtirazlara Sunum Esnasında Cevap Vermenin Yolları

“Hani sen onu, o da diğerini kaydediyor, öyle değil mi?” diyen ya da “bu işler, boş işler” diyen kişilerle mutlaka karşılaşmışsınızdır. İşte bu ve benzeri ön yargılarını gidermek, muhatabı iş ortağı haline getirmek için sunum esnasında yapmamız gerekenler var.

Kişilerin mazeret ve itirazlarını sunum esnasında gidermek, kaygı ve endişelerinin dinmesini sağlamak için yapmamız gerekenlerden bazılarını aşağıda sıralamaya çalışalım:

  • Önceliğimiz sunumlarda yaptığımız işin ciddi, reel ve yasal bir ticaret olduğunu anlatmaktır. Kazancın onda dokuzunun ticarette olduğunu biliyorsunuz. Peki muhata bınız bunu biliyor mu?
  • Maaşlı işlerde çalışanlar, her ay başı aldıkları maaşlarıyla sanal bir rahatlık düşüncesine sahipler. Siz, onları bu konfor alanlarından çıkarabilecek misiniz? Ona işin vizyonunu anlatabilmeli, mevcut şartlarını devam ettirmesi halinde 30 yıl sonra kendini nerede gördüğü sorusu sorularak düşünmesi sağlanmalıdır.
  • Herkesin alın terine, emeğine, yaptığı işe saygılı olmakla birlikte mevcut kapitalist sistemin, mevcut ekonomik düzenin “gönüllü kölelik” şeklinde sürdürüldüğü bariz değil mi? Bunu soracağımız sorularla muhatabımızın da anlamasına çalışılmalıdır.
  • Günümüzdeki ticaret anlayışı ve ticaret konseptinin değiştiğini sunumlar esnasında fark ettirmemiz de çok önemlidir. Örneğin “Getir, Yemeksepeti, Arabam.com, Hepsiburada.com” gibi bilgi işlem ve organizasyon kurma odaklı firmaların işleyişi anlatılabilir. Hiç arabası olmasa da araba satanlarla alıcıları bir araya getiren web siteleri ya da bir tane bile yemek takımı olmasa da yemek yiyenler ve yemek yapan işletmeleri buluşturup aracılık yapan sistemleri düşünmek & düşündürmek gerekir.
  • Sunumlar esnasında girişimcilik ile ilgili örnekler de vermenin vizyonu fark ettirmek açısından faydalı olacağını düşünüyorum. İnsanlar girişimci olmak ister ama genelde buna cesaret edemezler. Girişimcilerin kimler olduğunu basit ve anlaşılır örneklerle anlatmak tam da bu aşamada önemlidir. Muhatabımıza soralım: “Girişimciler çok ciddi kazanç ve kazanımlarla kazanımlar hayatlarını değiştiriyorlar mı?”
  • Aslına bakılırsa insanların problemini çözdüğünüzde, doğru ürünler var ve firmanız bu konuda sizi destekliyorsa siz de bir girişimcisiniz. Dolayısıyla girişimci olmak bu kadar kolay. İnsanlarda problem var, sizde ise bu problemlere etkin bir çözüm var ise ve bunu muhataplarınıza gösterebiliyorsanız, onların da girişimci olmaması için bir neden kalmayacaktır.
  • Girişimcilik bazıları için korkutucu gelebilir. İnsanın zihninde oluşturduğu sanal korkulardan, konfor alanı duygusundan kurtulması hemen mümkün olmaz. Bu durumda, network marketing işimizin klasik ticaret ile olan benzerliklerini ortaya çıkarmak gerekir.
  • Klasik ticarette olduğu gibi bir ticaret ya da alışveriş bu işte de var. Birlikte çalıştığımız, distribütörü olduğumuz şirket diyor ki: “Dünyanın her tarafındaki insanların problemlerini çözebilecek, dertlerine deva olabilecek harika ürünlerim var. İnternetin ve kargonun hızı yanında tavsiyenin gücü ile bu ürünlerin tüketim ve dağıtımında bana yardımcı olacak girişimciler arıyorum. Bu girişimci lere risksiz bir şekilde iş ortaklığı teklif ediyorum.”
  • Ve ekliyor: “Sadece Türkiye de değil dünyanın dört bir tarafında bu ürünlerin dağıtımında rol al. Kazancımın %60, %70’ini seninle paylaşayım. Geri kalan kısmı bana yeter de artar bile…”
  • Bu açıdan baktığımızda net bir şekilde yaptığımız işin klasik ticaretten çok farkı olmadığı anlaşılıyor. Klasik ticarette olduğu gibi bir mağaza var mı? Evet var. (Trendyol, hepsiburada, getir gibi şirketlerin aynısı network marketingde de var.) Ürünlerim var mı? Evet var. Bu ürünler zaten kullandığım, çeşitli tedarik kanalları vasıtasıyla satın aldığım ürünler mi? Evet.
  • Peki wellnes veya network marketing sektörü nedir? 21 yy. insanlığın konforuna uygun, çalışma zamanını çalışan kişinin belirlediği, patronu olmayan, global iş mantığına sahip bir iş. Dünyada yaklaşık 500 Milyar dolarlık bir ciroya sahip, işte böyle bir bütçeyi yöneten bir sektörden bahsediyoruz.
  • Bu sektör yıllardan beri Türkiye’de yanlış yapılmış, yanlış anlaşılmış olabilir. Ama sizlere çok samimi bir şey sormak istiyorum: “Prestijsiz, kazanımı az ve itibarlı olmayan bir sektör dünyada 100 yıldır kesintisiz bir şekilde ayakta kalabilir mi?”
  • Görüldüğü gibi yaptığımız işin klasik ticaretten bir farkı yok. Evimizin ihtiyaçlarının bir bölümünü, kariyerlere göre artan oranlarda, ciddi indirimlerle kendim alıyorum. Hiçbir aracı olmadan internetin gücü, kargonun hızıyla ürünler evime kadar çok hızlı bir şekilde bana ulaştırılıyor. Zaten bundan önceki zamanlarda da bu ve benzeri ürünleri (diş macunu, deterjan, şampuan, parfüm) marketten veya kozmetikçilerden alıyordum.
  • Doğduğumdan beri alıcıların (tüketicilerin) değil satıcıların (üreticilerin) güçlü ve tek söz sahibi olduğu bir piyasadan alışveriş yapıyordum. Network marketing işinde ise satıcılar kadar alıcılar da güçlü. Bu sistem sayesinde artık herkes ayaklı bir market oldu. Ben şu anda sadece kendi satışlarım değil ekibimle beraber yaptığım ticaret sayesinde de gelir elde ediyorum. Sizce de bu harika değil mi?

Bu konuyla ilgili Network Marketing’de Hikâyelerin Cazibesi başlıklı yazımızı okumanızı da tavsiye ederiz.

Anlaşılacağı gibi insanlara sorular sorduk ve onların hayatındaki gidişattan memnun olmadıklarını fark ettik. Biliriz ki problemleri olan herkes bir çıkış kapısı arar ve mevcut durumunu devam ettirip hiçbir adım atmazsa çözümünü asla bulamaz.

Sorduğumuz sorular sonrasında kişilerin problemleri olduğunu fark ettiysek yapmamız gereken bu problemin çözümünün bizde olduğunu söylemektir. Samimiyetle, tüm içtenlikle ve bunu kalpten isteyerek “bu konuda size yardımcı olabilir miyim?” sorusunu yöneltmek gerekir.

Muhatabımıza faydayı güzel bir şekilde aktardıktan veya aktarılmasını sağladıktan sonra onun aklındaki diğer sorulara da cevap vermek gerekir. Bu sorulara makul, mantıklı ve gönülden cevaplar verebilmek, iş ortaklığına atılan en önemli adımların başında gelecektir.

Ne istediğini bilmek ve onu neden istediğini bilmek… İşte bunlar için nmakademi.com size yardımcı olacaktır.

Sorularınız ve katkılarınız için sayfanın altındaki yorum bölümünden ya da sitemizde bulunan herhangi bir iletişim kanalını kullanarak bizlere çekinmeden yazabilir ve ulaşabilirsiniz.

Gelecek, fırsatları bugünden görebilenlere aittir…

Sağlıcakla kalınız…

Bu İçeriği Paylaşın...

Son Yazılar

Son Yorumlar

Son Tweetler