Depremin Yıkamadığı, Yangının Yakamadığı… (*)
Bu coğrafyanın alıştığı ve maalesef tekrar hatırlamaktan yıprandığı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Öyle bir tablo ki bu, yürekleri dağlıyor, gözlerdeki yaşı kurutuyor, yaşama sevincini alıp götürüyor bir anda.
Uyumak, yemek yemek, nefes almak bile zorken üşüdüm demek suçmuş gibi geliyor insana, göçük altındakileri düşündükçe…
Ruh halimiz bir kapı önünde durmak gibi çoğu zaman. İçeri girsek suç oluyor, girmesek ayaz misali.
Daha dün okula gitmek için hazırlık yapan çocuklar, işyerini açmak için hazırlananlar, hayalleri olanlar, bir sonraki günün planlarını yapmış olanlar…
Gül yüzlü, güzel kalpli insanları, çocukları düşünmek acıtıyor yürekleri.
Koca koca şehirler, hayaller, umutlar, yaşanmışlıklar ve kadim bir tarih gözlerimizin önünden, avuçlarımızın içinden uçup gidiyor.
Ve bir ses duyuluyor, bir nefes hissediliyor derinlerden… Tekrar umut yeşeriyor, tekrar filizleniyor kardelenler.
Gökyüzünün Maviliğinden Şüphe Duyma
Biliriz ki bir ağacın kökleri, sağlam bir şekilde toprağa dikili olsa da dalları bir kasırgada bükülebilir. Ama o öyle bir bükülmedir ki bu esneklik, ağacın köklerinden sökülmesini, düşüp gitmesini engeller.
Bundandır ki, ağacın çevresinde sorunlar, karmaşalar, büyük depremler, kasırgalar, felaketler olduğu zaman bile o ağacın en esnek ve en güvenli olduğu zamanıdır.
Olumsuzlukların girdabına kapıldığımız, kendimizi aşırı kastığımız zamanlarda duygularımızın da yönü değişiyor. Kasıldığımız, gerildiğimiz her yerde kendimizden, kendi içimizden uzaklaşıyoruz.
Yaşanılan şu son ve kolay olmayan günlerdeki olaylar, sinirlerimizi yay gibi geriyor. Hepimiz, içimizde pimi çekilmemiş bir bombayla dolaşıyor gibiyiz.
Hatta bazen, kara bulutlar öyle bir sarıyor ki çevremizi, gökyüzünün maviliğinden bile şüphe duymaya başlıyoruz.
Millet olmanın, bir ve beraber olmanın sıcaklığı sayesindedir ki depremler de diğer afetler de içimizdeki güzelliği yıkamıyor, eti tırnaktan koparamıyor.
Öyle bir millete sahibiz ki neyi var neyi yoksa paylaşıyor. Elindeki iki ekmeğin birini, giymeye kıyamadığı ayakkabısını, emekli maaşını, kumbaradaki harçlığını.
En önemlisi de ortak duygularda kenetleniyor, acıları paylaşarak hafifletiyor bu güzel insanlar. Sevindiğimizde de felaket anlarında da duygularımızı başkalarıyla paylaşmak, bizim için önemli bir ihtiyaç. Bu paylaşımlar ki daha da yakınlaştırıyor bizi birbirimize, diğer yandan umutlandırıyor da.
Umut Hep Var ve Olacak
Umut hep vardı, hep olacak yangının yakamadığı, depremin yıkamadığı bir düş ile.
Şu anda hepimiz karmaşık duygular içerisinde olsak da eskisinden daha güçlü, tecrübeli ve ders alarak bu durumdan sıyrılmamız gerekiyor.
Doğaldır ki hayatın getirdiği yeni şeyleri öğrenmeye, felaketlerin sonuçlarını hatırlamaya çabalarken eğilip bükülebilir insan.
Ama kim olduğunu unutmadan köklerinin ve yaşam deneyimlerinin getirdiği bilgeliğe sıkı sıkıya bağlı kalarak.
İhtiyaç duyulansa sağduyu ve akılla, yani ince zeka ve beceriyle hayatı yönetebilmek, yola devam edebilmek.
Cevap bulamadığımız, kendi kendimizi yiyip bitirdiğimiz an’ları bıraksak mı artık, ne dersiniz? Bıraksak ve en değerli olan anlara ışınlansak; sonrasında “keşke” deyip kendimiz ile yüzleşsek.
Yaşamda hata payı hep vardır. Ders almamış olsak da yaşamda gerçek budur ki keşke ders alabilsek.
Hataları konuşurken “neden” yerine “nasıl”ları irdelesek mi artık? “Neden böyle oldu” sorusundansa “nasıl bu durumdan kurtulabiliriz” diyerek enerjimizi toparlasak mı sizce de?
Zaman geçecek, sular durulacak ve bizler de içimizdekileri serbest bırakıp yeni bir biz ile karşılaşacağız. Belki yarın, belki de birkaç gün sonra, umarım değişmiş olarak, ders almış bir bilgelikle yeni şeyler keşfedeceğiz.
Doğan Cüceloğlu da hayatın kısaca ve basitçe anlamının keşif olduğunu söylemişti ve eklemişti: “Hayat bir keşif yolculuğudur. Neyi keşfedeceksin? Özünü, Kendini”.
Yaptığımız işlerde, yaşadığımız olumsuz olaylar ve durumlarda, korkuya meydan okumalıyız artık. “An”da kalırken, geçmiş ve gelecek korkuların bize hakim olmasını engellemeliyiz bir yandan.
Öyle ki bazı günler, kendi güneşimizi içimizden, bizzat kendimiz aydınlatmamız gerekebilir. Ve daha da kötüsü bugün ayakta kalıp yürümeye devam etmezsek yarın koşmak zorunda kalabiliriz.
Mevlana ne güzel demiş? “Kolun mu kırıldı? Üzülme belki Allah sana kanat verecek.”
Bilelim ki korkuya meydan okuyan tek duygu umuttur… Bir bebeğin gülüşündeki, bir annenin bebeğine bakışındaki, bir kardelenin karlar içerisinden başını çıkarmasındaki umut…
Bütün dünya başımıza yıkılsa, “bitti her şey; vazgeç” dese de, umut fısıldar: “Tekrar dene.”
Ne mi yapalım?
Hayatımızda ki her şeyi kaybetsek bile kaybetmememiz gereken tek şeyin umut olduğu bilinciyle yaşayalım ve hayattaysak umudumuzu diri tutalım.
Diri tutalım ki, neler yaşanmış olursa olsun, kışın en soğuğuna bile meydan okuyabilelim.
“Hayat hakkında öğrendiğim her şeyi üç kelimeyle özetleyebilirim: hayat devam ediyor.” diyen Robert Frost gibi düşünelim.
Yangının yakamadığı, depremin yıkamadığı bir umutla…
Sorularınız ve katkılarınız için sayfanın altındaki yorum bölümünden ya da sitemizde bulunan herhangi bir iletişim kanalını kullanarak bizlere çekinmeden yazabilir ve ulaşabilirsiniz.
Konuyu farklı yönleriyle incelemek istiyorsanız Değerimizin Farkında mıyız? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Gelecek, fırsatları bugünden görebilenlere aittir… Sağlıcakla kalınız…
(*) Bu yazı, 6 Şubat Pazartesi saat 04:17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve saat 13.24’te Elbistan ilçelerinde meydana gelip,10 ilimizi etkileyen depremler sonrasında kaleme alınmıştır.
Duygularımın kaleme alınmış hali, ancak bu kadar güzel ifade, duygu ve duygu yüklü olabilirdi.????
Teşekkürler????
Yeliz hanım,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
Umudumuzu tazeleyen çok güzel bir yazı.Elinize sağlık Ender bey, teşekkür ederiz
Senem hanım,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
Depremin yıkamadığı yangının yakamadığı tek şey; Belki de umut. Eğer Umut olmasaydı “Her şerde bir hayır vardır” da denilemez di sanırım. Bugün den yarına acılar Nasıl hafifletilebilir, yaralar Nasıl sarılabilir düşüncesiyle yeni Umut kapılarının açılmasına vesile olan harika tespitler.
Ender AKGÜN’e nmakademicom’a teşekkürler
Bahattin bey,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
Öyle zor anlar yaşadık öyle güzel anlarda ama hep zor anların kazıntısı yüzümüzde, halimizde… Güçlülüğümüz o iyi güzel yaşadığımız anların eserinden… Yaşama devam, umut hep var. Eğer pes etmiyorsak, iyi şeyler de var. Herşey bize mahsus. UMUT HEP VAR. Kaleminize sağlık Ender bey çok güzel anlamlı yazı olmuş.
Esra hanım,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
Öyle zor anlar yaşadık öyle güzel anlarda ama hep zor anların kazıntısı yüzümüzde, halimizde… Güçlülüğümüz o iyi güzel yaşadığımız anların eserinden… Yaşama devam, umut hep var. Eğer pes etmiyorsak, iyi şeyler de var. Herşey bize mahsus. UMUT HEP VAR. Kaleminize sağlık Ender bey çok güzel anlamlı yazı olmuş.
Esra hanım,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
Bazen içinizden geçenleri dile getirmekte veya kaleme almakta zorlanırsınız da sonradan bi şey duyarsınız, bi yazı okursunuz da ha tamam bu işte dersiniz ya. İşte bu yazı da tam öyle hissettirdi bana. Teşekkürler Ender bey.
Hayat devam ediyor ve yaşantımızı idame ettirmek için yapmamız gereken bir işimiz olmalı. Bu felaket işimizin ne derece yapılabilir olduğunu görmemiz açısından çok önemlidir. Hiç düşünmeden girişim yapılabilecek bir işimiz var.
Yakup bey,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
Yakup bey,
Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederiz.
Sağlıcakla kalınız.
İnsan, hayatının farklı dönemlerinde çeşitli insani hadiseler yaşar, ve herbirinde farklı bir benlikle yeniden dirilir.
Evet önemli olan insan olduğumuzu unutmadan ,esen uzun ve kuvvetli kasırgaları bile hasar almadan boynunu bükerek atlatmak; sonrasında başını dik tutarak ,bağlı olduğun toprağın güvenli yamacında ,yeniden çiçekler açmaya hazır olmaktır.
Evet hayat devam ediyor herşeye rağmen yeni aldığmız umut verici haberler ve hüzünlü hikayelere rağmen ,ayağa kalkmalı yeniden insanlık adına kendi hikayemizi yazmalı ve yazacaklara UMUT olmalıyız.
Teşekkür ederiz ,Ender bey kaleminize,yüreğinize sağlık????????????????????????❤️❤️❤️
İnsan daha kötüsünü yaşadıkça tecrübe ettikçe daha da sımsıkı hayata sarılıp daha da güçlü ayağa kalkarmış ya bir kez daha nedenlerimizi sorgulayıp daha sağlam adım atmamıza vesile oldu aslında. Bu yazıda da çok güzel özetlenmiş başımızdan geçen durumların bizi daha da güçlendirdiği. Kaleminize sağlık . Başımız sağolsun Rabbim sabırlar versin. Umut hep var ve olacak..
Şairin dediği gibi ‘Memleket isterim ne zengin ne fakir. Ne sen ne ben farkı olsun. Kış günü herkesin evi barkı olsun.’
UMUT her daim iyiki var…
Ve o en güzel söz ‘Hayat Devam Ediyor’????????
İnsan insanın zehrini alır diyerek birbirimizden aldığımız güç ile yaralarımızı sarmaya, toparlanmaya ve güçlenmeye başlıyoruz…
Ender Bey yüreğinize, emeğinize,
kaleminize sağlık…
“Her zorluktan sonra mutlaka bir kolaylık vardır” diyen Rabbimiz kim bilir bu dönemlerde yaşadığımız bu ağır imtihanın ardından bizlere ne mucizelerle güzellikler yaşatacak. Toprağa atılan tohumların çatlama sancısı çekmeden fidan olamadığı gibi, bir anne şancı çekmeden evlat sahibi olamadığı gibi, okumayı yürümeyi yeni öğrenen bir çocuğun onun sancısını çekmeden bunları öğrenemediği gibi…. bizler de sancılı bir süreçten geçiyoruz evet yazıda da Ender Bey’in dediği gibi umutla inanarak sevgiyle birbirimize tutunarak bu yollardan geçersek eminim Allah bizlere hayallerimizin ötesinde de bir gelecek inşa edecektir . Yeter ki vazgeçmeden umutla yürüyelim. Yazı, yanan gönüllerinize bir inşirah ferahlığı verdi. Çok teşekkür ederiz. Yüreğinize kaleminize sağlık…
Yine duygulara tercüman olan bir yazı kaleme almışsınız tebrikler Nmakademi
Umut, daha önce hiç bir zaman bu kadar anlamlı gelmemişti bana. Umut olsun her zaman, en zor anımızda bile, umutlarımızın diri kalması lazım, koşmak zorunda kalmamamız için, yaşama tutunabilmemiz için.
Teşekkür ederim Ender bey duygularımızın tercümanı oldunuz
Her türlü zorluklar karşısinda sevgi ile birbirimize kitlenir ve umut var olduğu sürece hayatta her daim ayakta durmak için illaki nedenler vardır.Her zorluğun ardında kolaylık her gecenin gündüzü olacağı gibi.Umudumuzu kaymetmemeliyiz